“Gezi Eylemleri” soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve ardından tutuklanan menajerlik şirketi ID İletişim Danışmanlık A.Ş. sahip ve yöneticisi Ayşe Barım hakkında ”Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 30 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi.
Ayşe Barım hakkında bir kısım gazeteci ve TV dizi oyuncusu tarafından, TV dizilerinin oyuncu kadrolarını tekeli altına almak suçlamalarıyla başlayan medya kampanyası sonunda açılan soruşturma sonunda Gezi Direnişine katılma iddialarına varmış ve Ayşe Barım evinde yapılan aramanın ardından gözaltına alınmıştı.
Menajer Ayşe Barım’a yurt dışına çıkış yasağı

Serenay Sarıkaya, sektörde ‘tekelleşme’ iddialarıyla ilgili ifade verdi

Ayşe Barım, 12 yılın ardından Gezi eylemleri nedeniyle gözaltına alındı

Ayşe Barım tutuklandı
“Sektörde tekelleşme” suçlamaları “devleti yıkma”ya vardı
Türkiye’nin önde gelen gösteri sanatçılarının menajerliğini yapan Ayşe Barım aleyhine sosyal medya platformlarında başlatılan paylaşımlar sürerken İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı haberlerdeki iddialardan yola çıkarak re’sen soruşturma açmıştı.
Başlangıçta Ayşe Barım, sektörde tekelleşmeye neden olduğu iddialarıyla gündeme gelmiş, kendisine bağlı olmayan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığı öne sürülmüştü.
Soruşturma kapsamında Ayşe Barım hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulurken, Barım’ın menajerliğini yaptığı Serenay Sarıkaya’nın da “tanık” olarak ifadesi alınmıştı.
Ayşe Barım 24 Ocak 2025 Cuma sabah saatlerinde, yeni bir soruşturma açılarak Gezi Davası’nda hüküm giyenlerin bir bölümüyle telefon konuşmaları gerekçesiyle göz altına alınmıştı.
27 Ocak’ta Başsavcı Vekili Tuncay ve Savcı Kafalı, dosyada ifadesine başvurulması gereken tanıkların bir kısmının dinlenilmemiş olması ve dijital verilerin değerlendirilmesinin yapılması gerektiği gerekçesiyle hakimliğe sevk ettiği Barım’ın tutuklanmasını istedi ve Sulh Ceza Hakimliği savcıların isteği yönünde karar verdi.
Savcılığın hazırladığı sevk yazısında, şüpheli Ayşe Barım’ın, aynı soruşturmadan hüküm giyen Çiğdem Mater Utku ve oyuncu Mehmet Ali Alabora ile birlikte, hükümlü Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu, Gezi direnişini birinci derecede planlayıcılarından olduğu iddia edildi. Barım’ın, meşru hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik olaylara yardım eden bir konumda olduğu ve bu sebeple soruşturmanın derinleştirildiği belirtildi.
Barım: “Sanatçıların kendi fikirleri, iradeleri ve kendi kararları vardır”
Barım savcılıktaki ifadesinde şunları söyledi; “Gezi Parkı eylemlerinin başlarında, 2013 Mayıs ayı içerisinde, beni bu konuyla ilgili kimse aramadı. Kimse benden birliktelik kurmak adına, finans ya da ismimle destek olmak adına herhangi bir ricada yahut talepte bulunmadı. Gezi Parkı’nın ilk başladığı ve benim ilk gittiğim dönemde, hatırladığım kadarıyla, Muhteşem Yüzyıl isimli dizide beraber çalıştığımız oyunculardan bazıları bulunmaktaydı. Beni, tam hatırlayamamakla birlikte, onlardan birisi arayarak, ‘Setten çıkınca Gezi Parkı’na gideceğiz. Çocukların ne yaptığına bakmak istiyoruz’ dedi. Ben de ‘Hemen geliyorum’ dedim. Gezi Parkı’nın karşı tarafında boş bir alanda toplanılmıştı. Ben bireysel olarak kendim gittim. Oyunculara eşlik etmek üzere buluştum. Gezi Parkı’na hatırladığım kadarıyla 1 ya da 2 kez gitmişimdir. Başka gitmişliğim yoktur. İlk kez gittiğimde sanatçılardan birinin şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım.
İkinci kez gittiğimde çok kısa süreliğine gittim. Birisiyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. Sanatçıların kendi fikirleri, iradeleri ve kendi kararları vardır. Ben hiçbir şekilde onların fikirlerini yönlendirme yaparak herhangi bir organizasyon işine girmedim.
Üç haftadır süregelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Sosyal medyada hiçbir karşılığı ve kanıtı olmayan büyük bir organize saldırının kurbanıyım. Bu mağduriyetimin devletimin tarafından giderilmesini istiyorum. Ben bütün iş hayatım boyunca herhangi bir tarafın adamı olmadım. Sadece en iyi şekilde işimi yapmaya çalıştım. Sosyal medyadaki yönlendirmelerle böyle bir süreç yaşadığım için son derece üzgünüm.”
(AEK)
.