biamag’da bu hafta

Bu hafta Evrim Kepenek’in editörlüğünde tek odaklı değil, çok gündemli bir biamag’la karşınızdayız. Öncelikle bianet Kürtçe Editörü Aren Yıldırım’ın hazırladığı “Bilinmeyen mi?” kartları ile merhaba diyoruz:

“Adalet, Toplumsal Barış, Ortak Yaşam, Yüzleşme, Hafıza, Onarıcı Adalet…”

Bu kavramlar üzerinden bir okuma önerisi ve yine bu kavramlar üzerinden şekillenen biamag’da okuyacaklarınız bu hafta şöyle:

Nilgün Karataş, Koba Abe’nin “Kumların Kadını” isimli kitabını yazdı: Metaforik anlatımı ve alegorik diliyle yazıldığı günden bu yana okuru kendine çeken roman, katman katman soyulup öze ancak öyle ulaşılabildiği için seviliyor olmalı.

Hatice Bakanlar Mutlu, iktidarın “üç çocuk” dayatmasını eleştirdi, 10 başlık sordu: Kadınların (aslında ebeveynlerin diyebilmeliyiz) çocuk doğduktan sonra işgücüne katılımının devamının sağlanması yönünde nüfusa oranla yeterli sayılabilecek önlemler alınıyor mu?

Haden Öz, şimdileri yazdı: Barış korkulacak bir şey değil, hiç değil. Önemli olan kimsenin onurunu zedelemeyecek bir barışı istemek ve onu inşa etmek için çabalamak. 

Alper Yalçın ve Atalay Göçer, 15 Mayıs Vicdani Ret Günü vesilesi ile Türkiye’deki Vicdani Ret Hareketi’ni yazdı.  

Gülayşe Koçak, Selahattin Demirtaş’ın “Jamal” isimli kitabını yazdı: Jamal romanının öne çıkan teması, sokak. Sokak sadece roman için bir fon veya dekor olarak sunulmuyor; sokak, evsizleriyle birlikte romanın dinamik, şahsiyetli bir öznesi. “Sokak”ın karşıtı, işinde gücünde “normal insanlar”.

Burak Sarı, engellilerin tuvalete erişim hakkını güncel bir örnek üzerinden yazdı:  İçimizdeki sağlamcıyla yüzleşelim. Zaten önceliklerimiz de biz fark etmeden değişmiş olacak. Yeter ki yüzleşelim.

Şehmus Diken, anlamlı bir barışa giden yolu ve barışın güzelliğini yazdı: Demem şu ki, savaş çok zor olmakla birlikte çok da kolaydır. Kılıçlar çekilir ve kan akar, bir süre sonra da kimin savaşı başlattığı da hatta savaşın neden başladığı da unutulur.

Arslan Özdemir, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’nı hatırlattı: Bu bayram, Kürt halkının uzun yıllardır bastırılan ve inkâr edilen varoluş hakkının bir tezahürü olarak, çoğulculuk ilkesine dayalı bir toplumsal düzen talebinin altını çizer.

Figen Ünlü, kadın ve ekoloji bir arada ele aldı, ikisinin iç içe geçmiş bir mücadele olduğunu yazdı: Arkaik insanlar maden yatakları ve mağaraları Yeryüzü Ana’nın rahmi ile özdeşleştirdi. Maden yataklarından çıkartılan filizler bir anlamda toprağın bağrında biten ceninlerdi.

Murat Türker, Yönetmenliğini Joseph Hillel’in üstlendiği 2024 Kanada, Haiti ortak yapımı 84 dakikalık  “Ne pahasına olursa olsun” isimli belgeseli yazdı.

Evrim Kepenek, dengbej Xalide ile söyleşti: Geleneği yaşatmak istiyorsanız, dengbêjleri okulunuz bilin.

(EMK)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir