Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), maden ve enerji projelerindeki izin süreçlerini kısaltarak enerji ve maden şirketlerinin talanı önündeki engelleri kaldıracak olan ‘Süper izin’ yasası ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Meclis’te “zeytinlik savunması”: Oturma eylemi başladı
Açıklamada yasanın sermayenin çıkarları uğruna doğayı, emeği, tarımı, köylüyü, halk sağlığını ve kamusal denetimi hedef alan bir yasa tasarısı olduğu vurgulanarak, “Yasa doğrudan doğruya bir talan ve gasp yasasıdır” denildi.
Şirketlerin çıkarı gözetildi
Meslek örgütleri, adı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olan teklifin aslında; tek bir torba ile Maden Kanunu’nu, Zeytincilik Kanunu’nu, Mera Kanunu’nu, Orman ve Çevre yasalarını, Elektrik ve Enerji Piyasası Düzenlemeleri’ni birer birer hükümsüz kılmayı ve tüm planlama yetkisini toplumun faydasından çok şirketlerin çıkarlarını gözeten merkezi otoriteye devretmeyi hedeflediğini işaret etti.
“Yasa, şirketler için yazılmıştır”
Açıklamada “Hazırlık süreci kapalı kapılar ardında, halktan, meslek örgütlerinden, bilim insanlarından, doğrudan etkilenecek milyonlardan gizlenerek yürütülmüştür. Ne bir kamuoyu istişaresi yapılmış ne bir uzman görüşü alınmıştır. Meslek kuruluşlarının, sendikaların, bilim insanlarının dışlandığı bir yasa süreci, halkın değil sermayenin çıkarlarını korur. Bu keyfilik, Anayasa’nın eşitlik ve katılımcılık ilkeleriyle açıkça çelişmektedir. Bu da bize açıkça göstermektedir ki yasa, şirketler için, şirketlerle birlikte yazılmıştır” denildi.
“Yasa kapsamlı bir saldırıdır”
Yasa teklifinin doğaya, emeğe, halk sağlığına, meslek etiğine ve kamusal haklara yönelik kapsamlı bir saldırı olduğu vurgulanan açıklamada nedenler şöyle sıralandı:
“Zeytinlikler maden şirketlerine,
Meralar enerji projelerine,
Ormanlar özel sermayeye,
Köylünün, emekçinin geçim kaynakları ise belirsizliğe açılmaktadır.”
Torba yasa ne getiriyor, ne götürüyor?
Açıklamada doğrudan doğruya bir talan ve gasp yasası olarak değerlendirilen teklifin ne getirdiği ne götürdüğü şu maddelerle açıklandı:
ÇED süreci etkisizleşiyor:
Projeler için gerekli olan çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci devre dışı bırakılıyor.
Kurumların görüş süresi kısaltılıyor, yanıt verilmezse “olumlu” sayılıyor.
Yöre halkının ve toplumun itiraz hakkı pratikte ortadan kaldırılıyor.
Zeytinlikler madenciliğe açılıyor:
Taşınabilir kabul edilerek zeytinlik alanlarda maden ve enerji projeleri yapılabilecek.
Danıştay’ın daha önce iptal ettiği yönetmelik değişikliği bu kez yasa ile geri getiriliyor.
3573 sayılı Zeytincilik Kanunu fiilen askıya alınıyor.
Meralar enerji projelerine tahsis ediliyor:
RES, GES, HES ve JES projeleri için meralar kolayca tahsis edilebilecek.
Hayvancılığın belkemiği olan bu alanlar, kırsal yoksulluğu derinleştirecek şekilde tasfiye ediliyor.
Ormanlar ve kamu arazileri sermayeye açılıyor:
Ormanlarda yatırımcılara uzun süreli, düşük bedelli kullanım hakkı veriliyor.
Ağaçlandırma, doğa koruma yükümlülükleri geriye itiliyor.
Akbelen gibi örnekler yasallaştırılmak isteniyor.
Acele kamulaştırma yaygınlaştırılıyor:
2035 yılına kadar enerji projeleri için köylünün toprağı “acele” kamulaştırılacaktır.
Kamulaştırma artık kamu yararı için değil, özel şirketlerin önünü açmak için kullanılacaktır.
Kaçak yatırımlara af getiriliyor:
2024 öncesinde ruhsatsız yapılmış enerji ve maden tesisleri yasal hale getiriliyor.
Kaçak yapılaşma ödüllendiriliyor, hukuk devleti ilkesi zedeleniyor.
MAPEG’e olağanüstü yetkiler tanınıyor:
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), diğer kamu kurumlarının yerine karar verecek yetkilere kavuşuyor.
Görüş alınmadığında “olumlu” sayılacak uygulamayla, doğrudan şirketlerin çıkarını koruyan bir süper kurum yaratılıyor.
Yeni üst kurul ile kurumsal vesayet kuruluyor:
Kurumlar izin vermezse, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlık edeceği bir kurul, tek başına izin verebilecek.
Yerinden yönetim, halk iradesi ve bilimsel görüş yok sayılıyor.
Yasa teklifine ekli koordinatlar:
Teklifteki haritalar ve koordinatlar; Akbelen, Yatağan gibi somut bölgeleri hedef alıyor.
Bu yönüyle teklif, şirketlerin taleplerine özel olarak şekillendirilmiş “kişiye özel yasa” niteliğindedir.
İklim kriziyle ters düşen uygulamalar:
Yasa, fosil bağımlılığı süren enerji ve maden projelerini teşvik ederek iklim krizini derinleştiriyor.
Türkiye’nin taraf olduğu çevre sözleşmeleriyle çelişiyor.
Bu yasa yalnızca doğayı değil; geçimlik tarımı, kırsal ekonomiyi, halk sağlığını, bilimsel özerkliği, kamu planlamasını ve toplumsal adaleti de tehdit etmektedir.
“Halk karar süreçlerinin dışında bırakılamaz”
Yaşamı savunmak için geç kalmadık. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak buradan uyarıyoruz: Bu yasa geri çekilmelidir. Çünkü; Doğa, meta değildir. Mera, zeytinlik ve orman yaşam alanıdır. Bilimsel kurumlar, meslek örgütleri ve halk karar süreçlerinin dışında bırakılamaz. Kamusal kararlar; kamu yararına, ekolojik dengeye ve sosyal adalete dayanmalıdır. Bizler doğayı, emeği, halk sağlığını ve yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Tüm kamuoyunu bu yıkım yasasına karşı birlikte ses çıkarmaya çağırıyoruz!
(AB)