İlki İtalya’da gerçekleşen Uluslararası Adil Yargılanma Günü Konferansı’nın (IFTD) 4’üncüsü Brüksel’de düzenlendi. Her yıl farklı bir ülkede yaşanan adil yargılanma hakkı ihlallerinin tartışıldığı konferansın bu yılki odağı Tunus oldu. Konferansın sonunda adil yargılanma hakkı için girdiği ölüm orucunda hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik anısına Ödül Töreni de düzenlendi.
Açılış oturumunda konuşan Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları için Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) üyesi ve Türkiye İnsan Hakları Davaları Destek Projesi Direktörü Ayşe Bingöl, 14 Haziran 2022 yılından itibaren düzenlenmeye başlanan konferansın ilk odağının Türkiye’ye olduğunu hatırlattı.
Küresel hak ihlali dalgası
Törenden önce smz alan Birleşmiş Milletler (BM) Yargıç ve Avukatların Bağımsızlığı Özel Raportörü Margaret Satterthwaite, küresel boyutta hak ihlali dalgasına dikkat çekti. Adil yargılanma hakkının abluka altında olduğunu söyleyen Satterthwaite, şöyle konuştu:
“Lüks değil temel bir hak”
“Dünyanın farklı ülkelerin çeşitli zorlukların yaşandığı dönemden geçiyoruz. Bağımsız yargı ve adil yargılanma hakkı tüm vatandaşlar için eşit sağlanmalı. Raportörlüğüm boyunca dünyanın her yerinden endişe verici dönüşler aldık. Hükümetler muhalefeti susturmaya çalışıyorlar, adil yargılanma hakkına saldırıyorlar. Aktivistler taciz ediliyor, düşman ve terörist olarak adlandırılıyor. Bazı insanlar korku dolayısıyla bazı belgeleri imzalamak zorunda bırakılabiliyor. Avukatların sindirildiğini gördük çünkü savundukları için hedef oluyorlar. Masuniyet karinesi bir ülizyondan ibaret kalıyor. Bu hak lüks değil temel bir hak ve tüm uluslararası sözleşmeler tarafından garanti altına alınmıştır.”
IFTD Genel Sekreteri Ceren Uysal’ın moderetörlüğünde gerçekleşen ödül töreninde Timtik’e adanmış kısa film gösterimi yapıldı. Ödül, Tunus’taki ilk hakimler sendikasının kurucularından ve şuan tutuklu olan Ahmed Souab’a verildi.

Ödül komitesi, “Sadece hukukun üstünlüğüne ve adil yargılamalara adanmış bir ömür onurlandırmak için değil, aynı zamanda içinde bulunduğu durumun acil uluslararası dayanışma ve görünürlük gerektirmesi nedeniyle bu ödül kendisne takdim edildi” açıklamasında bulundu.
2025 Ebru Timtik Ödülü sanatçısı Mario Rizzi, bu yılki Ebru Timtik Ödülü’ne ithaf edilen “Halk için adalet olmadığı sürece, hükümetler için barış olmayacak” adlı eserini konferansa sundu.

Oğluna vize verilmedi
Avukat Ahmed Souab’un 21 Nisan’dan bu yana tutuklu olması nedeniyle oğlu Saeb Souab, kabul konuşması yaptı. Konferansa online bağlanan Saeb Souab babasının tutuklu olması kendisinin ise vize alamamaısndan dolayı bizzat törene katılamadığını belirtti. Souab, schengen vize prosedürünü ayrımcı olması nedeniyle eleştirdi.

Ev baskınıyla tutuklandı
Ahmed Souab’ın tutuklanma sürecini aktaran Saeb Souab, “Ahmed Souab’ın Babam pek çok davada gönüllü savunmanlık yaptı. Kendisi Kays Said tarafından görevden uzaklaştırılan hakimleri savundu. Özellikle komplo davasında bütün muhaliflerin tutuklanmasının ardından bir süre sonra eve gerçekleştirilen baskınla tutuklandı. Avukatıyla görüşmesine, eşyalarını almasını izin verilmedi. Tutuklanmasına gerekçe olarak terörle mücadele kanunu gösterildi” dedi.
“Ödül özgür Filistin’e”
Saeb Souab, babasının ilettiği mesajı paylaştı:
“Tunus’u bir diktatörün eline bırakmayacağız. Diktatör herhangi bir başarısı olmadığı halde, iktidarını korumak için her şeyiyapan kişidir. Malesef bunu yaparken Avrupa’nın da sessiz onayını almaktadır. Korkmuyoruz, Tunus’u yalız bırakmayacağız. Demokratik Tunus için mücadele ediyoruz, Filistin için de özgürlük istiyoruz. Bu ödülü özgür Filistin’e adıyorum.”
“Barış ve adalet için şart”
IFTD’nin ortak hedefinin uluslararası alanda adil yargılanma hakkını sağlayabilmek olduğunu belirten Ayşe Bingöl, “Amacımız sadece tespitlerde bulunmak değil, aynı zamanda harekete de geçmek. Adil yargılama bir tercih değil, yükümlülüktür. Barışın ve adaletin sağlanması için de şarttır. Sınırları ve okyanusları aşan bir işbirliği içindeyiz, bugün burada olabilmemiz çok önemli. Bu yıl odağımız olan Tunus’ta muhaliflerin kriminalleştirilmesi adil yargılanma hakkı ihlallerini daha da derinleştiriyor. Ancak bir tarafta direnişler de söz konusu, bugün bu sesleri duymak için bir alan açıyoruz” ifadelerini kullandı.
Demokrasinin barometresi
Açılış konuşmalarının ardından söz alan Afrika İnsan Hakları Komisyonu Onursal Komiseri Prof. Salma Sassi, “Adil yargılanma haklarına saygı, demokrasinin barometresidir” dedi. Ardından konferansa uzaktan bağlanan Tunus’un Eski Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Youssef Bouzakher, yargının katılımcı demokrasideki rolü üzerine aktarım yaptı.
“Atamalar yürütmeye bırakılmamalı”
Adil yargılamaya giden yolun, hakimlik atamalarının bağımsız yürütülmesinden geçtiğinin altını çizen Bouzakher, “Son 10 yıldır farklı farklı yürütme erklerinin müdahalesiyle yargı sistemi değişikliğe uğratıldı. 2018’e kadar hukukçular hesap verilebilirliğin temini ve teftişi konusunda kararlıydı. Ancak bugün adil yargılamadan bahsetmek mümkün değil. Yürütme makamının bu görevi üstlendiği bir yerde adil yargılamadan bahsedemeyiz. Evrensel haklar bildirgesine göre duruşma tarafsız mahkemeler tarafından yürütülmeli. Adil yargılamaya giden yol, mahkemedeki atamaların bağımsız yürütülmesinden geçiyor. Atamalar yürütme makamının eline bırakılmamalı” çağrısı yaptı.
“Hakimler sokağa çıkamıyor”
Güvenlik nedeniyle ismini kamuoyu ile paylaşılmayan Tunuslu bir avukat ve aktivist de, yaşanılanları şöyle anlattı:
“Tunus’ta devrim herkes için bir fırsattı ama değerlendirilemedi. Devrimden sonra seçilmiş hâkimler kurulumuz iftiraya uğradı. Zamanla görevini yerine getiremez hale geldi. Konseyin dağıtılmasını talep edenler arasında devrimciymiş gibi davrananlar vardı. Atanan yargıçlardan bazıları ya yolsuzluğa bulaşmıştı ya da yargı bağımsızlığı konusunda herhangi bir sorumluluk hissetmiyorlardı. Mevcut Yüksek Kurul hakimlerinden bir tanesi maske ve gözlük takarak çıkıyor dışarıya. Çünkü insanların sokakta tanıyıp protesto etmesinden çekiniyor. Bazıları da yıllarca yürütmeye dahil oldular ve buradan ayrılıp görevlerini yapmaya başladıklarından devlet aklından kopamadılar.”
“Türkiye’den feyz alıyorlar”
Konferansın soru cevap bölümünde, yönlendirilen bir soru üzerine Türkiye ile Tunus’taki hukuki atmosferi kıyaslayan bir diğer hukukçu aktivist ise şunları söyledi:
“Türkiye’de olanlar Tunus’ta olanlara çok fazla benziyor. Özellikle Avrupa tepkileri yetersiz kaldığı için, Türkiye’de olanlar Polonya’da ve Tunus’ta da tekrarlanıyor. Türkiye’den feyz alarak adımlar atıyorlar. Siyasi düzeyde Erdoğan, Katar politikalarını temsil ediyor bir ölçüde ama Kays Said’in Suidi Arabistan ve BAE’lerine daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Burada önemli bir durum bu karanlıktan nasıl çıkacağız?
Anayasa tartışmaları
Devlet başkanı bir taslak hazırladı ve oylamaya sundu. Katılımın çok az olduğu referandumda evet çıktı. Hukuk alanına ciddi saldırılar yapıldı. Bir cümlesinde ‘Yeni bir anayasal sistem kurmak için buradayız. Bu anayasal sistem hukuka dayanacaktır’ diyordu. Burada amaç kendi iktidarını pekiştirecek bir hukuk sistemini ortaya çıkarmaktı. Bu amaçla önce evrensel normları uygulayacak olan kurumlar ortadan kaldırıldı.
“‘Terörist’ demek kolaylaştı”
Cumhurbaşkanı bunu ‘milletin iradesi’ olarak gösterildi. Kendisi milletin iradesi olarak tanımlıyordu ve kendisini eleştiren herkesi devlete ihanetten suçluyordu. Sömürgecilik döneminde çıkarılan yasalardan bir tanesi tekrar geri getirildi ve şuanda kanunda siyasilere eleştiri getirenlere ‘terörist’ demek kolaylaştı. Tunuslular artık kendi içlerinde ‘terörist’ olarak yaftalanan kişilerle dayanışma göstermeye çekinir oldular. Ceza kanunu ve terörle mücadele kanunun yetersiz olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bazı komplolara başvuruldu. Komşu ülkeler de bu komplolara dahil olabiliyor bazen. Örneğin yalan haberle mücadele etme maddesi bugün gazetecilere karşı kullanılıyor. İnsan hakları ihlalleri konusunda yeterince sesimizi yükseltemedik ve şuan yeni bir aşamada kendimizi bulduk. Şimdi işbirliği içindeyiz.”
“Nerede olursanız olun arkanızdayız”
2025 IFTD Konferansı ve Ebru Timtik Ödül Töreni, İnsan Hakları Komitesi Başkanı Tony Fisher’ın kapanış konuşmasıyla sona erdi. Fisher, “İnsan hakları avukatları her zaman bir zor durumda kalırlar ve bir çıkış ararlar. Biz buradayız, nerede olursanız olun arkanızdayız” sözleriyle konuşmasını ve konferansı noktaladı.
(AB)