Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik operasyonda “örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklanan gazeteci Ercüment Akdeniz, cezaevinden verdiği söyleşide basın özgürlüğü üzerindeki baskıları ve tutuklamaların siyasi niteliğini değerlendirdi.
Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklan Akdeniz, KaosGL.org Genel Yayın Yönetmeni Yıldız Tar, Siyasi Haber Editörü İbrahim Halit Elçin ve gazeteciler Elif Akgül ile Welat Ekin’in tutukluluğunu hatırlattı. Gazetecilerin haber yapma haklarının ellerinden alınarak halkın haber alma özgürlüğünün engellendiğini söyledi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer İbrahimoğlu’na konuşan Akdeniz, “Hakikatin nefes alma mücadelesi” verdiğini belirtti.
Akdeniz, “Gazetecilerin tutuklanması halkın haber alma hakkını daraltıyor” dedi ve gazetecilere, siyasetçilere ve aydınlara yönelik gözaltı ve tutuklamaları “torba operasyonlar” olarak nitelendirdi. Barış gazeteciliğinin engellenmemesi söyleyen Akdeniz şöyle konuştu:
“Gerek bizden önce gerekse bizimle birlikte; gazetecilerin torba operasyonlarla gözaltına alınıp tutuklandığı bir tablo görüyoruz. Halkın haber alma hakkı böylece daha da daraltılmış oluyor. Kimi araştırmalar, iktidar erki etrafında kümelenen medya gücünü yüzde 85 oranında gösteriyor. Muhalif basın alanı ise yüzde 15’lere sıkıştırıldı. Üstüne tutuklama sistematiği yaşanıyor”
“Tutuklama furyası basın özgürlüğünün ihlali demek”
Tutukluluk sürecinde haber yapma haklarının ellerinden alındığını ifade eden Akdeniz, şöyle devam etti:
“Tutukluluk süresince hangi haberleri yapabilirdik? Küresel ve bölgesel savaş tehdidi, süreç tartışması ve barışın toplumsallaşması, kadın cinayetleri, İstanbul depremi, doğa ve hayvan hakları, mültecilerin dramı ve daha niceleri. İşte dört duvar içine hapsedilen gazeteciler kamusal bir faaliyet olarak bu haberleri yapma hürriyetinden alıkonmaktadır. Mesele aynı zamanda hakikatin nefes alma meselesidir. Dolayısıyla gazetecilere tutuklama furyası basın özgürlüğünün ihlal edilmesi demektir.
Çağırsalar ifadeye gidecek olan gazetecilere reva görülen bu muamelelerin başka bir anlamı yoktur. Bu vesileyle dayanışmasını eksik etmeyen ulusal ve uluslararası basın meslek örgütlerine, demokratik kurum ve kişilere bir kez daha teşekkür ediyorum. Türkiye, basın ihlalleri kadar; özgür basın mücadelesinin güçlü geleneğine sahiptir. Uğur Mumcuların, Musa Anterlerin, Metin Göktepelerin kalemini yere düşürecek değiliz.”
“Bırakın barış gazetecileri işini yapsın”
Birbirini tanımayan insanları yapılan operasyonun ardından cezaevinden birbiriyle tanıştığını kaydeden Akdeniz, şöyle devam etti:
“Bir torba operasyon içine atılmış aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, aktivistler topluluğu yargı önüne çıkacak. Basın özgürlüğü kadar anayasal bir hak olan siyasi partilere üye olma, siyaset yapma hakkı da ağır bir ihlal ile karşı karşıya.
Nitekim HDK’nin bileşeni olan ya da bir dönem bileşeni olup ayrılmış olan tüm sol, sosyalist, demokratik yasal partiler suç çemberi içine sokulmakta. Emek Partisi (EMEP) üyesi olduğum dönem de suç kapsamına alınmış. Üstelik isnat edilen suçlar 10 ile 15 yıl öncesine dayanan FETÖ dinlemeleri üzerine kurulmuş durumda. Bu büyük bir çelişki. Ayrıca bir önceki ‘Çözüm Süreci’ne destek verenler ağır cezalarla karşı karşıya.
Bu durumda yeni süreci destekleyecek olanlar kendilerini nasıl güvende hissedecekler? Dolayısıyla ve hukuki bakımdan da hayatın olağan akışına ters bir durum söz konusu. Bizler objektif gazeteciliğin yanı sıra barış gazeteciliğini ilke edinen insanlarız. Bırakın barış gazetecileri işini yapsın. Barış iklimi için toplumsal güven akamete uğramamalı.”
Akdeniz, 31 Temmuz’da İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak.
“HDK ÜYESİ” OLMAKLA SUÇLANIYORLAR
Gazeteciler Yıldız Tar ve Ercüment Akdeniz için iddianame: “Silahlı örgüt üyeliği”
(HA)
.