Suriye Cumhurbaşkanlığı, Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi arasında 10 Mart’ta varılan anlaşmaya ilişkin gelişmelere dair yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada, SDG liderliğinin son dönemde “federalizm ve sahada ayrı bir gerçeklik oluşturulmasına yönelik girişimlerde bulunduğu ve bu yönde açıklamalar yaptığı” belirtildi. Bu adımların, 10 Mart anlaşmasının içeriğiyle “açıkça çeliştiği” ve “ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiği” öne sürüldü.
ROJAVA KÜRT BİRLİĞİ VE ORTAK TUTUM KONFERANSI
Suriyeli Kürtlerden ademi merkeziyetçi ve demokratik bir devlet çağrısı
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’nın aktardığına göre, Eş-Şara yönetiminden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Anlaşmanın özel veya dışlayıcı projelerden uzak, kapsamlı bir ulusal ruhla hayata geçirilmesi halinde yapıcı bir adım olacağı değerlendirilmektedir.
Kapsamlı bir ulusal mutabakat olmadan federalizm veya özyönetim adı altında bölücü bir gerçeklik dayatma veya ayrı yapılar oluşturma girişimlerini açıkça reddediyoruz.
Suriye’nin hem toprak bütünlüğü, hem de halkının birliği kırmızı çizgimizdir. Bu çizginin ihlali, ulusal saflardan uzaklaşma ve Suriye’nin birleşik kimliğine saldırı anlamına gelir.
Suriye’nin bazı bölgelerinde demografik değişime doğru tehlikeli eğilimler gösteren, Suriye’nin toplumsal yapısını tehdit eden ve kapsamlı bir ulusal çözüm umutlarını zayıflatan uygulamalar konusunda derin endişelerimizi dile getiriyoruz.
SDG’nin kontrolündeki bölgelerde, Suriye devlet kurumlarının çalışmalarının aksatılmaması ve vatandaşların bu kurumlardan hizmet almalarının kısıtlanmaması konusunda uyarıyoruz. Ayrıca, ulusal kaynakların tekelleştirilmesine ve devletin sınırları dışında sömürülmesine karşı uyarıda bulunuyoruz; bunun, bölünmeleri derinleştirerek ulusal egemenliği tehdit edebileceğini belirtiyoruz.
SDG liderliği, Araplar, Kürtler, Hristiyanlar ve diğer yerli grupların bir arada yaşadığı kuzeydoğu Suriye’de karar alma süreçlerini tekeline alamaz. Herhangi bir unsurun kararına el konulması ve temsilinin tekelleştirilmesi kabul edilemez. Gerçek ortaklık ve tüm taraflar için adil temsil olmadan istikrar ve gelecek olamaz.
Kürt kardeşlerimizin ve Suriye halkının tüm unsurlarının haklarının, hiçbir dış müdahaleye veya yabancı vesayete gerek kalmaksızın, tam vatandaşlık ve kanun önünde eşitliğe dayalı tek bir Suriye devleti çerçevesinde korunduğunu ve yaşatıldığını teyit ediyoruz.
Anlaşmanın taraflarını, özellikle SDG’yi, varılan anlaşmaya samimiyetle bağlı kalmaya ve dar veya dışsal kaygıların önünde en yüce ulusal çıkarları ön planda tutmaya çağırıyoruz.
Sonuç olarak, Suriye’de çözümün ancak halkın iradesine dayanan, ülkenin birliğini ve egemenliğini koruyan, her türlü yabancı vesayet ve hegemonyayı reddeden, Suriyeli, ulusal ve kapsamlı bir çözüm olabileceği yönündeki kararlı tutumumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
(VC)
.