“Gazeteci olmak orada yalnızca bir meslek değil, ağır bir yük”
Ekim 2023’te eşi, iki çocuğu ve küçük torunu İsrail’in düzenlediği bir hava saldırısında öldürüldüğünde, neredeyse hiç ara vermeden mesleğine dönerek sahada kalmaya ve haber yapmaya devam eden gazeteci, bunu inancı sayesinde yapabildiğini söylüyor:
“Allah’ın verdiği güçle, gözlerimle gördüğüm, kalbimle hissettiğim onca acıya rağmen ayakta kalabildim. İçimde kopan fırtınaları bastırıp, sanki hiçbir şey olmamış gibi yeniden kameranın karşısına geçebildim.”
Dahdouh’un yaşadıkları sadece bireysel acılar değildi, toplumsaldı aynı zamanda. Gazze’de güvenli hiçbir yer kalmadığını, halkın çaresizlik içinde yaşadığını “Gazze’de insanların hiçbir seçeneği yok. Bu insanlardan kurtulsanız bile nereye gideceksiniz? Hastaneye mi, kampa mı, sokağa mı, eve mi—ya da evlerden geriye kalan her neyse oraya mı?” sözleriyle anlatan gazeteci ekliyor:
“Orada güvenli hiçbir yer yok. Sırtınızı bir duvara dayamışsanız, tek yapabileceğiniz şey, ne olursa olsun yürümeye devam etmek. Gazeteci olmak orada yalnızca bir meslek değil, ağır bir yük. Ve bunun bedelini herkes bir şekilde ödüyor.”
“Oğlum Hamza’nın kanı, dökülen son gazeteci kanı olsun istedim”
Wael el-Dahdouh’un oğlu Hamza, babası gibi gazetecilik yapıyordu. İsrail’in aralık ayında bir gazeteci grubunu taşıyan araca yönelik yaptığı saldırıda hayatını kaybetti. Baba Dahdouh, oğlundan bahsederken, gazetecilere yönelik saldırılar konusunda duygularını şu sözlerle dile getiriyor:
“Oğlum Hamza’nın kanı, dökülen son gazeteci kanı olsun istedim. Oğlum son sivil kayıp olsun diye dua ettim. Ama aylar geçmesine rağmen hâlâ kan akıyor. Hâlâ gazeteciler, hâlâ siviller ölüyor.”
Kolunda halen taşıdığı yaradan kaynaklı olarak Ocak 2024’te ailesinin ısrarıyla Gazze’den ayrılmak zorunda kalan Dahdouh, geçen hafta Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) Medya Ödülleri’nde ödül alırken yaptığı gibi, Gazze gazetecileriyle dayanışma çağrısı yaparak kamuoyuna Gazze’de yaşananları duyurmak, orada kalan tanıdığı tanımadığı tüm halkla dayanışma içinde kalmak için çaba gösteriyor.
Geçtiğimiz hafta, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve 140’tan fazla medya kuruluşu, İsrail’e çağrıda bulunarak Gazze’nin yabancı gazetecilere açılmasını ve Filistinli gazetecilerin haklarının korunmasını istedi. Çağrıda, gazetecilere yönelik saldırılar “basın özgürlüğüne ve bilgi alma hakkına doğrudan saldırı” olarak nitelendirildi.
Tüm dünyadan basın özgürlüğü kuruluşları, gazeteler ve gazeteciler İsrail’e seslendi
10 Haziran 2025
Wael el-Dahdouh ise tüm Dünya basınına şu sözlerle çağrıda bulunuyor:
“Dünyanın dört bir yanındaki gazeteci meslektaşlarıma sesleniyorum: Vicdanınızı, ahlakınızı ve uluslararası hukuku kullanarak Gazze Şeridi’ndeki kardeşleriniz için elinizden geleni yapın. En azından o zaman, terk edilmediğimizi ve Dünya’nın cinayetimizi susturmadığını hissedebiliriz.”

‘Gerçeğin bedeli’: İsrail’in Gazze’de öldürdüğü Filistinli gazeteciler
5 Ekim 2024
Wael el-Dahdouh hakkında
Filistinli gazeteci ve Al Jazeera’nın Gazze büro şefi.
1970’de Gazze’nin Zeytun Mahallesi’nde doğdu. Gazetecilik kariyerine 1998’de başladı. Al-Quds gazetesi, Voice of Palestine ve Al Arabiya gibi kurumlarda çalıştıktan sonra 2004’te Al Jazeera’ya katıldı.
Gençliğinde taş attığı gerekçesiyle 7 yıl İsrail hapishanesinde kaldı. Cezaevinde lise diploması aldı ve ardından gazetecilik eğitimi tamamladı.
2023-2024 yılları arasında ailesinden birçok kişiyi, aralarında eşi, çocukları ve oğlunun da bulunduğu yakınlarını İsrail saldırılarında kaybetti; kendisi de bir saldırıda yaralandı.
Tüm bu kayıplara rağmen mesleğini sürdüren Dahdouh, 2024’te ABD’deki National Press Club tarafından Uluslararası Basın Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Şubat 2025 itibarıyla ailesiyle birlikte Doha’da yaşıyor.
(HA)
