Hangi yasal düzenlemeler yeni döneme kaldı?

Kamuoyunda 10. Yargı Paketi olarak bilinen son infaz düzenlemesi içeriğinden çok içermedikleriyle eleştirilerin odağında. İktidar yetkilileri ve iktidara yakın medya, teklif aşamasındayken paketi “yargı reformu” olarak sunarak kamuoyunda beklenti yaratılmıştı.

Paket, bir yanda yeni çözüm süreci kapsamında demokratik adımların atılması ihtiyacı konuşulurken; diğer yanda ana muhalefet partisinin dalga dalga operasyona uğradığı günlerde Meclis’e geldi. İtirazlar sonucu 30 maddeden 8’inin çıkarılmasıyla 22 madde ile Genel Kurul’dan geçti. Ardından 4 Haziran tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısıyla yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Muhalefetten ’10. Yargı Paketi’ne itiraz: Yargı paketlendi
5 Haziran 2025

Muhalefetin beklentisi teklifin siyasi sürecin hassasiyetlerinin gözetilerek hazırlanmasıydı. Ancak beklentilerin karşılanmaması bir yana yapılan uyarılar, önerilerde de dikkate alınmadı. Son rötuşların ardından jet hızıyla yasalaşan teklif yürürlüğe girdi. Artık gözler sonbahardaki yeni düzenlemeye çevirildi.

10. Yargı Paketi TBMM Genel Kurulu'ndan geçti
10. Yargı Paketi TBMM Genel Kurulu’ndan geçti
4 Haziran 2025

Yargının kriz halinde olduğu bir hukuki atmosferde paketin içeriği madde madde gündem oldu, tartışıldı. İktidar eleştirilere cevap olarak yeni dönemde aşama aşama sunulması beklenen yeni yasal düzenlemeleri gösterdi. Muhalefet partileri ise yeni yasal düzenlemeye ilişkin eksik kalan hususları önergelerle yeniden tartışmaya açacağını duyurdu. bianet olarak siyasi, hukuki eleştiriler ile mahpus ve mahpus yakınlarının beklentilerinden yola çıkarak son düzenlemede öne çıkan, yeni yasama yılında da gündem olması beklenen eksiklikleri derledik.

DEVA Partisi’nden '10. Yargı Paketi' çıkışı: Adalet krizine pansuman yetmez
DEVA Partisi’nden ’10. Yargı Paketi’ çıkışı: Adalet krizine pansuman yetmez
3 Haziran 2025

Demokratikleşme adımları görülmedi

Kalıcı barışın sağlanması ve demokratik toplumun inşası açısından anayasa tartışmalarıyla paralel yürütülen yeni sürecin hukukuna ilişkin somut adım beklentisi vardı. Pakette süreci ilerletecek herhangi bir madde yer almadı.

Özellikle 19 Mart sonrası eylemlere müdahaleler, hukuk süreçlerindeki ihlaller ve tutuklamaların cezaya dönüşmesi gibi eleştirilerin ardından ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı konusunda esneklik beklentisi oluşmuştu. Bu konuda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesiyle temel hak ve özgürlüklere dair kaygıları daha da derinleştirdi.

Ayrımcılık ve eşitsizlik sürüyor

İnfaz düzenlemesine ilişkin en yoğun eleştiriler ayrımcılık ve eşitsizlik üzerineydi. Adil bir düzen sağlanması ve bu konuda denetimlerin artırılması, keyfiliklerin sona ermesi yönünde adımlar atılması bekleniyordu.

Adli mahpuslar için erken tahliye, ceza indirimi ya da alternatif infaz yöntemleri tanınırken; düşüncelerinden, siyasal faaliyetlerinden veya kimliklerinden dolayı cezaevinde bulunan devrimciler, siyasetçiler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve öğrenciler bu kapsamın dışında tutuldu.

TMK’de geri adım yok

Özellikle Terörle Mücadele Kanununda (TMK) değişiklikler öngörülüyordu. Ancak diğer kanun tekliflerinde olduğu gibi son pakette de TMK kapsamında yargılanan siyasi mahpuslar düzenlemenin dışarıda bırakıldı. Böylece aynı koşullarda olan adli mahpuslar tahliye edilirken, siyasi olanlar içeride kalmaya devam edecek.

TMK’nin 17. maddesinin 3. fıkrasındaki “Bu Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla salıverilmeden yararlanamazlar” hükmü son düzenleme ile hala geçerliliini koruyor.

Siyasi mahpuslar koşullu salıvermeden, denetimli serbestlikten ve konutta infazdan yine yararlanamayacak. Mahpusun cezaevinde geçirdiği tüm sürede yalnızca üç hücre cezası alması bile koşullu salıvermeyi imkânsız hale getirecek.

Covid-19 eşitsizlikleri giderilmedi

Siyasi partilerin ortak beklentisini oluşturan bir diğer düzenleme ise Covid -19 eşitsizliklerine ilişkin düzenlemeydi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yargı paketi içinde bu eşitsizlikleri giderecek düzenlemelerin yer alacağının sözünü vermişti. Ancak pakette Covid 19’un adı dahi geçmedi.

Pandemi döneminde çıkarılan geçici infaz düzenlemeleriyle, 31 Temmuz 2023 tarihinden önce cezası kesinleşmiş mahpuslara yönelik 3 yıl erken tahliye imkânı getirilmişti. Ancak aynı tarihte dosyası henüz kesinleşmemiş olan mahpuslar, aynı suçu işlemiş olsalar dahi bu düzenlemeden yararlandırılmadı. 10. yargı paketiyle bu eşitsizliğin giderilmesi ve İnfaz Kanunu Geçici 10. maddenin 31 Temmuz 2023 tarihinden önce işlenen tüm suçları kapsaması beklenirken iktidar bu konuda adım atmadı.

‘Konutta infaz’ ayrımcılığı

Bir diğer sorun ise cezaevlerinde hasta ve ileri yaştaki mahpusların uygun tedaviye erişememesi ve cezaevi ölümlerindeki artış. Bu konuda da eşitsizlikleri giderecek adımlar atılmadı. Teklifin 20. maddesiyle İnfaz Kanunu’nun 110. maddesindeki özel infaz usullerinden konutta infazın uygulama alanı genişletildi fakat yine TMK kapsamındaki suçlar dışarda bırakıldı.

Yeni düzenlemeye göre infaz hakimi, hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve “toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen” mahpusların cezasının konutunda çektirilmesine karar verilecek.

‘Toplum güvenliği’ şartı

Hasta mahpuslara ilişkin düzenlemelerde sıklıkla öne çıkarılan “toplum güvenliği bakımından tehlikelilik” kavramı hem hukuki anlamda muğlak ve belirsiz, hem de uygulamada özellikle keyfi bir uygulama aracıdır. Hasta mahpusların tedavi ve yaşam haklarına yönelik sistematik ihlallerin meşrulaştırılmasında temel dayanağı olan bu maddede dedeğişlik söz konusu değil.

Hasta mahpusların sağlık hakkına erişimi amacıyla getirilen bu maddedeki konutta infaz usulünden yararlanmak için dahi bu kriterin aranmasıyla teklifle getirilen lehe düzenlemeler gölgelenerek yeni ayrımcı uygulamalara zemin hazırlandı.

Bu durum hem yaşam hakkının ihlali hem de AİHM içtihatlarıyla açıkça çelişiyor. Ayrıca bu eşitsizlikle birlikte tahliyelerde keyfilik ve soyut değerlendirme eleştirileri de karşılık bulmuş oluyor. Mevcut düzenlemede değişiklikler yapılmayarak uygulamalar siyasi gerekçelerle suistimale açık halde bırakıldı.

‘Ağırlaştırılmış müebbet hapis’ sorunu

Türkiye hukuk sisteminde siyasilere uygulanan ve ölünceye dek infaz edilen ağırlaştırılmış müebbet hapis, ‘idamın zamana yayılmış hali’ olarak eleştiriliyor. Bu anlayışta kişi artık hak öznesi değil, sadece tehlike kaynağı ‘düşman’ olarak görülüyor.

Teklifin 20. maddesiyle maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği Adli Tıp Kurumu raporuyla tespit edilenler için, daha önce var olan 5 yıllık ceza üst sınırı kaldırılmış ancak bu sefer de ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri bu düzenlemenin kapsamı dışında bırakılmıştır. 

Cezaevinde kalamayacak derecede hasta mahpusların tahliye edilmemesi, ölünceye dek cezaevinde tutulması yaşam hakkının dolaylı ihlali anlamına gelir.

‘Umut hakkı’ yer almadı

Yeni düzenlemede bir diğer beklenti umut hakkı konusunda bir düzenlemenin yer almasıydı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK’nin kendini feshedip silah bırakması halinde örgütün lideri Abdullah Öcalan’a umut hakkının kapısının aralanabileceğini net bir şekilde ifade etmişti. Silah bırakma kararının ardından özellikle Kürt siyasetinde yeni düzenlemede bu duruma ilişkin bir düzenleme beklentisi oluşmuştu. Ama umut hakkına ilişkin her hangi bir madde yer almadı.

Öcalan’ın tecridi ve İmralı’daki mutlak iletişimsizlik durumu, yasal hiçbir temele dayanmadan sürüyor. Bu durum bireysel bir hak ihlali olmasının yanısıra barış süreci önünde siyasi bir engel olarak değerlendiriliyor.

Yeni düzenlemer Ekim’e kaldı

Kamuoyunda beklentileri karşılamaması nedeniyle tepki çeken düzenlemenin yetersizliğine ilişkin iktidar yetkilileri de hem fikir. AKP yöneticileri eksik kalan hususların tartışılması için TBMM’nin yeni yasama yılının başlayacağı Ekim ayını işaret ediyor. Yeni yargı paketlerinin aşama aşama Meclis’e sunulması bekleniyor. Muhalefet vekilleri ise tüm bu eleştirilerin önerge şeklinde yeni dönemde tekrar gündeme geleceğinin altını çiziyor.

Cumhur İttifakı bileşeni MHP’de yeni düzenlemeler için Ekim’i işaret etmişti. MHP İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, “Uygulamalarda tereddüdü giderecek infaz kanununu çıkarmaya Ekim ayında başlayalım, el birliğiyle bir infaz yasası çıkaralım. Arkasından da anayasayı çıkarırız diye düşünüyorum” demişti.

DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş da Meclis’te yaptığı konuşmada infaz paketini eleştirirken, “Barışa her geçen gün daha fazla yaklaştığımız bugünlerde böylesi bir yasal düzenleme verilecek önergelerle düzeltilebilir. Çabamız buna dönüktür, bu mümkün” ifadelerini kullanmıştı.

(AB)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir