Sayfalarca açıklanan yasak kararı, neredeyse bir ilçe nüfusu kadar kolluk gücü, bir gün önceden yığılan barikatlar… 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, tek başına işçinin insanca yaşam talebini meydanlara taşıdığı bir gün değil, aynı zamanda demokrasi ve hukuk açısından ülkenin içinde olduğu atmosferi de resmediyor.
Özellikle 19 Mart’tan eylemlerinin ardından İstanbul’daki kısıtlamaların boyutu merak konusuydu. Açıklanan valilik genelgesi, beklendiği gibi çok geniş alanı kapsayan güzergah yasaklarını ve toplu taşıma kısıtlamalarını kapsadı. Taksim’e çıkan tüm yollar kapalıyken, geniş yasaklar nedeniyle Kartal ve Kadıköy’deki mitinglere ulaşım da pek kolay olmadı. İstanbullular mitinglere katılım için günün çok erken saatinde uyanıp yola çıkmak zorunda kaldı. Kısıtlamalar miting sonunda da devam etti, binlerce yurttaş evine ulaşabilmek için kilometrelerce yol yürüdü.
Öte yandan Saraçhane direnişinden bugüne kitlesel eylemlere yapılan sert kolluk müdahalesi, 1 Mayıs’da da devam etti. Yüzlerce eylemci ters kelepçe ile eli kolu kıvrılarak, ağzı kapatılıp kafası taşa bastırılarak gözaltına alındı.
Çağdaş Hukukçular Derneği’ne göre (ÇHD) Şişli’de 10’u çocuk, 11’i avukat toplam 419 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan gençlerden birinin annesi Birgül Kabaklı oğlunun yaşadığı şiddeti bianet’e anlattı. “Benim öpmeye kıyamadığım yavruma şiddet uygulamışlar” diyerek oğlunun darp raporunu da paylaştı.
“Orta parmağını kırmışlar”
Oğlunun eylem halinde olmadan gözaltına alındığı söyleyen Kabaklı, “Polis hiç bir uyarı yapmadan ara sokakta oğlumu gözaltına almış. Duyunca Antalya’dan onun için geldik. Gözaltına alırken kelepçe ile elini sıkıp ters çevirmişler. O esnada orta parmağı kırılmış. Oğlumu alıp gece 3 civarında serbest bırakmışlar” dedi.
“Suç duyurusunda bulunacağım”
Şiddetin normalleşmemesi için şikayetçi olacağını belirten Birgül Kabaklı, “Tüm bu yaşananlar rutin hale gelmemeli, gençler demokratik haklarını kullanıyor suç işlemiyor. Asıl yanlış davranan haklarını savunanlara karşı yöneltilmiş bu şiddeti uygulayanlar” ifadelerini kullandı.
İstanbul Barosu ve İnsan Hakları Derneği hazırladıkları raporda 19 Mart’tan bugüne eylemlere katılanlara uygulanan şiddeti raporlaştırmıştı. İki aydır kolluk güçlerinin toplumsal olaylara müdahalesi insanlık dışı uygulamalar gerekçesiyle eleştiriliyor.

1 Mayıs’ta Taksim’e yürümek isteyenlere polis müdahalesi
Son günlerde yaşanan gözaltı süreçlerini takip eden Avukat Yağmur Kavak yaşananları şöyle değerlendiriyor:
“Türkiye’de çok uzun yıllardır toplantı ve gösteri yürüyüş hakkı kolluk müdahaleleriyle engelleniyor. Protestocular, Anayasal haklarının kullanımında yetkilerini aşmış bir kolluk müdahalesiyle karşı karşıya kalıyor. Alandaki kolluk müdahalesi, gözaltılar, ev baskınları ve tutuklamalar… Tüm yönüyle aslında anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı bir süreç yaşanıyor.”

İSTANBUL BAROSU’NDAN HAK İHLALLERİ RAPORU
Kaboğlu: Son bir ayda, savaş halinde bile geçerli olan haklar ihlal edildi
“İnsan onuru ile bağdaşmıyor”
Kavak, gözaltı ve tutuklamalarda işkence şikayetlerinin artmasına dikkat çekerek hukuki karşılığını anlattı:
“Kanunda madde madde ‘ters kelepçe ya da biber gazı işkencedir’ şeklinde ayrı ayrı bir değerlendirme olmasa da bir kişiye karşı insan onuru ile bağdaşmayan bedensel ve ruhsal yönden acı veren, algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesine ya da kişinin aşağılanmasına yol açacak davranışların kamu görevlileri tarafından işlenmesini bu şekilde değerlendirebilir. Yapılan muamele kişide yarattığı acı ve elem duygusu, insan onurunu ne derece etkilediği kişiden kişiye göre değişiyor. Biber gazının yakından sıkılması, ters kelepçe uygulamaları zaten işkence ve insanlık dışı müdahalenin kapsamına giriyor. Ancak bununla birlikte genç bir kadına edilmiş bir hakaret de en azından hukuken ‘aşağılayıcı’ müdahaleden değerlendirebilir.”
“Sadece bir işkence davası açılabildi”
Yakın zamanda sadece bir dosyadan işkence davası açılabildiğini söyleyen Kavak, “Çok nadirdir Türkiye’de bir polisin işkence suçundan yargılanması. Genelde takipsizlik veriliyor, davaya dönüştüğünde de ceza erteleniyor. Takipsizlik kararlarına itirazlarımız reddediliyor. Anayasa Mahkemesi’ne götürüyoruz ama çok uzun yıllar sonra ihlal kararı verilmiş olsa bile, işkencenin karşılığı olamayacak sonuçlar alıyoruz” dedi.

Yeni rapor: Türkiye’de hak ihlalleri derinleşiyor
Her kişinin insan onuruna yakışır bir şekilde yargılanma hakkı olduğunu belirten Avukat Kavak son olarak şu çağrıyı yaptı:
“Son yıllardaki yargılanma pratikleri artık gerçekten de kişilerin sadece adil yargılanma hakkını değil, bir biçimiyle eş zamanlı birçok hakkını ihlal eder vaziyette. Teknik olarak hukuk içinde olmasa da her bireyin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürme hakkı var. İnsanlar anayasal haklarını kullandıkları için yargı tacizine maruz kalmamalı.”
(AB/Mİ)
.