Karasu: “Sol ve sosyalist kesimler, Öcalan’ı daha doğru anlamalı, hakkını vermeli”

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Medya Haber TV’de yayımlanan söyleşiyle, silah bırakma ve fesih kararının alındığı 12. Kongre sırasında medyada görünmeyişinin, spekülatif yorumlarla “sürece karşı oluşu”, “iç anlaşmazlıklar dolayısıyla infaz edilmiş olması” gibi nedenlere bağlanmasını kınadı.  

“Güya bizi eleştiriyor”

Karasu, “Kongrenin verdiği bir görev, kongreye bağlı çalışmalar vardı. Bu bakımdan hem kongreye hem de programa katılamadık” dedi. 

Medya Haber TV’deki Özel Program’da soruları yanıtlayan Karasu, bu tür spekülasyonları ortaya atanlardan Tunceli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ali Kemal Özcan’ı özellikle hedef aldı.

Kendisinin bir açık TV yayınında “Herkes bilmeli ki; Önder Apo ne aldatır ne aldanır. Herkes bu gerçeği bilecek. Aldanan ve aldatan bir Önderlik değildir,” şeklindeki ifadesinin Ali Kemal Özcan tarafından “Ben Karasu’yu dinledim, Öcalan’ı kandırıyorlar” diye yorumlanmasını eleştiren Karasu “Anlaşılıyor ki; bize karşı önyargılı, dinleyince tersinden anlıyor. Bu yaklaşımı bırakmalı. Tamam değerlendirme yapıyor, Önderlik ile ilgili bir şey demiyor fakat bir gerçeği bu kadar ters yüz etmek de yakışmaz.” dedi. 

“Bu kadar ucuz konuşmamalı”

Özcan’ın, PKK muhaliflerinin yaydığı söylentilere kapılıp “Karasu kongreye katılmamış. Umarım sağlıklıdır” şeklindeki szölerini de sert ifadelerle kınayan Karasu,  Özcan’a “Çürük kafalar, nasıl ki Apo ve PKK düşmanı ise öyle değerlendiriyor. Sen de benzer bir yaklaşım içine giriyorsun.” diye seslendi. 

Karasu, Kürtlerin, aydınların, yani doğru anlayanların “bunlara tutum takınma[sını]” istedi: “Herkes meydanı boş bulmamalı. Bu kadar ucuz konuşmamalı. Gerçekten bu kadar ters yüz etmek, bu kadar kamuoyunu aldatmak, bizim hakkımızda kamuoyunda olumsuz algı yaratmak için bu kadar gayret göstermek, artık  pes doğrusu.” dedi. 

Mustafa Karasu güncel politik gelişmelere ve sürecin gidişatına ilişikn soruları da yanıtladı.

“Biz süreç tıkandı demeyiz”

Çatışmanın çözülmesi doğrultusunda elle tutulur sonuçlar alınmamasına atfen “Sürecin geldiği aşamayla ilgili tartışmalar var ama biz ‘tıkandı’ demeyiz; ‘tıkandı’ değerlendirmelerine yol açan durumu yaratan da iktidarın yaklaşımıdır. [Bu], kesinlikle bizim yaklaşımımız değil.” dedi. 

“Şimdi Türk devleti gerekenleri yapmalı”

“Eğer böyle büyük bir sorunun çözümü varsa, kafaların, politikaların, yaklaşımların değişmesi lazım. Yeni bir başlık, yeni bir yaklaşım, yeni bir söylem olmalı.” diyen Karasu,”İktidarda bunu görem[ediklerini] vurguladı.

Karasu, “Şu anda hala süreç tıkanmadıysa biz ilerlesin istediğimiz için ve Önderliğin yaklaşımlarındandır. Önderlik bu süreci yürütmek istiyor ama çabası, emeği ve niyeti de bir yere kadardır. Zaten kendileri ‘tek kanatlı uçmaz’ demedi mi? Biz gereklerini yerine getirdik. Kongremizi topladık, fesih ve silahlı mücadelenin sonlandırılması kararı alındı. Şimdi Türk devleti gereklerini yapmalı.” 

“Toplumsal güç olmazsa devlet [süreci] araşsallaştırabilir”

Karasu devletin hiçbir adım atmamasnın toplumu ve dostları kaygılandırmasını anladıklarını ancak  “sürecin başarı getirmesi için mücadele etmek” gerektiğinin altını çizdi.

“Eleştiriyoruz fakat mücadele edeceğiz, demokratik mücadeleyi, örgütlenmeyi geliştireceğiz. Barış ve demokratik toplum sürecini bütün topluma mal edeceğiz. […] Toplum, demokratik siyaset, sosyalistler, demokratlar sahiplenmez ve arkasında böyle bir toplumsal güç olmazsa devlet/iktidar bunu araçsallaştırılabilir. […] Bütün toplumsal kesimler; kadınlar, gençler, Aleviler, işçiler, emekçiler, sosyalistler, ekolojistler baskı oluşturmalı. Demokrasi böyle gelişir. Demokratlar beklemez, örgütlenip harekete geçer, talep eder, değiştirmeye çalışır. 

Geçmişi doğru değerlendirme gereği

Karasu, Öcalan’ın 12. Kongre’ye Rapor’unda Kürdistan’ın geleneksel muhalefet kalıplarına yönelik eleştirilerini Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi tarihsel şahsiyetlerin pratikleri kapsamında dile getirmesinin de doğru anlaşılması gerektiğine değindi. 

“Şêx Seîd ve arkadaşlarının idam sehpasındaki sözleri, kulaklarımda çınlıyor. Büyük bir yurtseverlik, cesaret ve iradeyle idam sehpasında Kürt’ü yok etmek isteyen sömürgecilere karşı en ufak bir zaaf göstermiyorlar. Bu çok önemlidir ve bu duruşu hiçbir zaman unutmamak lazım. Şêx Seîd ve arkadaşları, Lozan ile başlayan Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesine ve Kürt inkarına karşı bir itiraz yükseltiyor. Tabii ki yeterli hazırlık, örgüt yok; eksikler ve yetersizlikler var. Bu olabilir. Biz 50 yıllık mücadeleyi, onların olumluluklarına, iradeli duruşuna, tutumuna, itirazına dayandırdık. Diğer taraftan da eksik ve yetersizlikleri değerlendirerek 50 yıldan fazladır büyük mücadele verdik. Dolayısıyla bizim mücadelemiz için en büyük değerdir, en büyük tecrübedir. Bu tecrübeleri dikkate alarak doğruya ulaşıyoruz. Tarihten tecrübe almaz, eksikleri ve yetersizlikleri doğru değerlendirmezsek başarılı bir mücadele yürütemeyiz.

“Şêx Seîd ve arkadaşlarının mücadelesi, yarattığı değerler, o duruşlar, o tutumlar, bundan sonraki mücadelemizde de bize güç verecek, bizi başarıya götürecek tarihsel birikimimizdir.” dedi. 

CHP’ye yönelik operasyonlar sürecin samimiyetini sorgulatıyor

Mustafa Karasu iktidar ortakları AKP ve MHP’nin “CHP’ye yönelik bu operasyonlarla” CHP’nin sürece desteğini sabote ettiğini söyledi.

“AKP ve MHP’nin de istemesi gereken, CHP dahil tüm muhalif kesimlerin bu sürece destek olmasını sağlamaktır.” diyen Karasu, operasyonların “destek verilmesini engelleyen bir durum ortaya çıkar[dığını]”, bunun “sürecin samimiyetini de sorgulayan bir yaklaşım” olduğunu değerlendirdi. 

Karasu, bazı muhalif kesimlerin, “AKP’nin CHP’ye yönelik operasyonlarını eleştirirken, ‘Doğu’ya demokrasi, Batı’ya faşizm olmaz'” dediklerini iddia etti. 

Buna karşılık “Doğu’ya, yani Kürdistan’a demokrasi geldi mi? Kürt sorununun çözümünü reddederek Türkiye’ye demokrasi gelebilir mi?” şeklindeki retorik sorularla ilerleyen Karasu “Demokrasi olacaksa hem Kürdistan’da hem de Türkiye’de olacak. Faşizm varsa zaten her yerde vardır. Bazı söylemler gerçekten anlaşılmazdır. Sanki Kürt sorunu çözülmüş, Kürdistan’a demokrasi gelmiş, Kürdistan güllük gülistanlık olmuş da Türkiye’de hiç olumlu bir şey yok. Kürdistan’da böyle bir durum mu var?” diye sordu. 

Karasu “Şunu bilmeleri gerekir” dedi: “Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük gelmez. Türkiye’de şikayet ettiğiniz bir şey varsa nedeni Kürt sorununun  varlığı ve çözümsüzlüğü; Alevi sorununun varlığı ve çözümsüzlüğüdür. Bu iki temel sorun çözülmeden Türkiye nasıl demokrasi ve özgürlükler gelecek? Gerçekten demokrat ve gerçekten özgürlükten yanalarsa bu diyalektiği bilmeliler. Bu bir denklemdir. Basit propagandatif söylemler, Türk toplumunu provoke eden, bir nevi Kürt karşıtlığıdır. Bundan uzak durmalılar. 

Karasu, Öcalan’ın “PKK 12. Kongresi’ne Rapor”unun yaygın olarak dolaşıma girmesinden sonra, raporda dile getirilen temel tezlere yönelik olarak başlayan tartışmalara da değindi. 

Karasu, “Önderliğin değerlendirmesini herkes okumalı, tartışmalı, gerekirse eleştirmeli. Eksiği varsa söylemeli. Bu konuda bir sorun yok. Doğru, samimi niyet iyi olduktan sonra. Eksik görebilir, eleştirebilir, tam anlamayabilir ama doğru yaklaşmak lazım. Okuyup eleştirilebilir ama ucuz ve propagandatif yaklaşımlar olmamalı.” dedi.

Öcalan’ın “haksızlık” yapmayacağını ileri süren Karasu, onun “her şeyin hakkını ver[eceğini],” söyledi. “Ne Lenin ne Marks ne Engels, hiçbirine haksızlık yapmaz. Ne İsa’ya ne Muhammed’e ne Musa’ya haksızlık yapmaz. Sezar’ın hakkını Sezar’a verir. Önderlik’te böyle bir ahlak ve vicdan var ama bir eleştirel düşünce de vardır. Bu bakımdan özellikle sol ve sosyalist kesimleri, [Öcalan’ı] daha doğru anlamaya, hakkını vermeye davet ediyorum.” dedi.

(AEK)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir